%25 ZAM DEĞİL SEFALETTİR, KABUL ETMİYORUZ!

 Bugün bir avuç yandaş dışında kimseye inandırıcı gelmeyen TÜİK enflasyon istatistiği açıklanmış, sonucunda memurlara ve emeklilere %25'lik bir maaş artış oranı layık görülmüştür. Üstelik kamuoyuna, aklımızla dalga geçercesine sözde sendikacıların alkışları eşliğinde büyük bir "müjde"ymiş gibi duyurulmuştur. Böylece aileleriyle birlikte 15 milyonu fazlasıyla aşan sayıda vatandaş açlık sınırı ve asgari ücretin biraz üzerinde, hayatta kalmaya anca yeten fakat insanca yaşamaya asla yetmeyen bir ücrete mahkum edilmiştir. 


Memurlara ve emeklilerine reva görülen sefalet ücretinin sorumlularını hepimiz tanıyoruz. Sonuç olarak konu %2 örgütlenme barajında olduğu gibi kendi rantlarını korumak olduğunda asla yılmayan sarı sendikaların, kamu emekçisinin hakları için çalıştığını göremeyeceğimiz kesinleşmiştir.


Zam açıklamasının yapıldığı  "Kadro Şöleni"nde devletin başını temsil eden Cumhurbaşkanı'nın "Ülkemiz son 20 yılda ayağına vurulan diğer prangalarla birlikle ideolojik sendikacılıktan kurtulmuştur." dedikten hemen sonra "27 Nisan bildirisinden Gezi olaylarına ve 15 Temmuz ihanetine 

kadar tüm saldırıların üstesinden Memur-Sen camiasıyla birlikte geldik." cümlesindeki çelişkiyi ve "işveren" ile "çalışan temsilcisi" arasındaki dayanışmayı, örgütlenme özgürlüğü gasp edilen bağımsız bir sendika olarak kamu vicdanina havale ediyoruz. 


Kamu kurumlarında taşeron/sözleşmeli personel istihdamının yaygınlaştırılması ve kadronun siyasi emellerle kullanılması, sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmamaktadır.  İş güvencesi insan hakkıdır, ekonomik zorluklar altında ezilen emekçileri, işlerini kaybetme korkusuyla el altında tutmak, her seçim öncesi oy potansiyeli haline getirerek kullanmak insan onurunu zedeleyen ve kabul edilemez bir tutumdur. Kadrolu güvenceli iş hakkının sopanın ucundaki havuca çevrilerek kullanılmasına, sözde sendikaların mücadele etmek yerine alkış tutması ise tarihe bir utanç tablosu olarak geçmiştir. 


Son söz olarak çuvaldızın dönüp yine emekçilere batması gerekmektedir. Yaşam koşulları altında yoksullaştıkça ezilen tüm emekçiler bilmelidir ki,  sarı sendikalara  ve benzerlerine gerçek iyileştirmeler yerine, rüşvet ikramiyesi için üye olduğunuzda, "filanca bu sendikada diye buradayım" dediğinizde ve "ben sendikacılığa inanmıyorum" diyerek sendikacılığı doğru yapmaya çalışanlardan desteğinizi esirgediğiniz müddetçe, hak etmediğiniz ve bunun için isyan ettiğiniz düzenin en önemli destekçisi olduğunuzu ve çocuklarımızın gelecekteki haklarını yok ettiğinizi bilmeniz gerekmektedir.


Tüm savunma ve güvenlik emekçilerine sesleniyoruz; 

zaman şikayet etme, söylenme ve boyun eğerek kabullenme zamanı değildir. Bizlere düşen en önemli görev emeğimizden gelen gücümüzü kullanarak, haklarımızı gasp edenleri tarihin tozlu sayfalarına 

gömmektir ve bunun sorumluluğu; demokrasiyi, özgürlükleri ve insanca yaşam hakkını savunan her bir emekçinin omuzlarındadır.


Yarınlarımızı korumak için bugün harekete geçin, haklarınızı savunmayan sendikalardan istifa edin ve emekçilerle birlikte mücadele veren

ASİM-SEN'de örgütlenin!


ASİM-SEN Merkez Yürütme Kurulu

Sosyal Medyada Paylaş