ORDUEVLERİ VE ASKERİ KAMPLAR DAVAMIZI AÇTIK. BAŞKALARI KONUŞUR ASİM-SEN YAPAR!

ASİM-SEN; MSB ile bağlısı tüm kurum ve kuruluşlarda çalışan Devlet Memurlarının Orduevi ve Askeri Kamplar gibi sosyal tesislerden faydalanmasını engelleyen "Ordu Evleri, Askerî Gazinolar, Kışla Gazinoları Ve Vardiya Yatakhaneleri ile Eğitim Merkezleri Yönetmeliği"nin tesislere sadece bir kısım ayrıcalıklı zümrenin üye olabileceği ve tesislerden istifade edecek personelin rütbelerine göre kategorilere ayrılması maddelerini yasa ve Anayasal haklara aykırı olması gerekçesiyle öncelikle yürütmelerinin durdurulması akabinde iptali için dava açmıştır.

MSB ile bağlısı kurum ve kuruluşlarda Devlet Memurlarının uğradığı ayrımcılık ve ötekileştirmeye dayanak olan 3 önemli yasal düzenleme bulunmaktadır. 

ASİM-SEN kurumsal ayrımcılık ve ötekileştirmeye neden olan bu 3 yasal mevzuatın ortadan kaldırılması için yargı usulü bahanelerine sığınmak yerine bu sorunu aşacak uzun vadeli akılcı bir strateji geliştirmiş ve öncelikle 232. maddeyi iç hukuk yollarını tüketerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşımış sonrasında ise lojman dağıtımında uygulanan %45 Subay, %40 Astsubay, %15 Memur ve Uzman Erbaş kotalarının kaldırılması için Danıştay'a dava açmıştır. Şimdi de gururla söyleyebiliyoruz ki Devlet Memurlarının sosyal tesislerin tümünden sınırsızca faydalanmaları için ilgili yönetmeliği dava etmiş bulunuyoruz.

Burada özellikle ifade etmek isteriz ki, ASİM-SEN'den başka hiçbir sendika üstüne düşen sorumluluğu almamış, gerekli akılcılık ve cesareti göstererek bu davaları açmamıştır.

Üzülerek sözde yetkili ama bir o kadar etkisiz olan sendikalara üye olan Devlet Memuru dostlarımıza soruyoruz.

Kurum içi ayrımcılık ve ötekileştirmeye neden olan bu mevzuatların aslında üye olarak Kurum İdari Kurulu (KİK) yetkisi verdiğiniz sözde yetkili sendikaların etkili mücadelesiyle dava edilmeden çözülebilecek sorunlar olduğunu biliyor muydunuz?

Üyesi olduğunuz sözde yetkili ancak etkisiz sendikaların bu sorunları neden çözemediklerini, çözümü geçtik 1 arpa boyu bile yol kat edemeklerini ve hepimizin adına açtığımız bu davalardan birinin bile benzerini açamamalarının sebebini dönüp sendikalarınıza sormayacak mısınız?

Yeni bahaneler bulunmadan biz söyleyelim en iyisi. Çünkü 10 senedir sizlere sendikacılık olarak anlattıkları,  "uzlaşmacılık ve ölçülülük" kavramı aslında kurumların ve devletin biz hakkını arayan emekçilere uygulaması ve gözetmesi gereken kavramlardır. Sarı sendikalar hak arama mücadelesinde bu kavramları tersine işleterek, "bize yakışmaz" diyerek adeta kurum sözcüsü gibi hareket ederler ve uzun yıllardır yaşanan bu sorunların aşılması için kararlı ve etkili bir sendikal mücadele yürütülmesini sizlere "illegal" bir şeymiş gibi anlatırlar. Kazanamadıkları hakların yerine sus payı olarak verdikleri promosyonlar, indirim anlaşmaları ve yapılan sigortalar meselesi ise gerçek sendikacılık adına ayrı bir utanç kaynağıdır. Doğru sendikacılık anlayışı emekçiyi indirim anlaşmasına mahkum etmek yerine özlük hakları ve ekonomik gelişimi için mücadele eder ve emekçinin kendi istediği yerden istediği hizmeti almasını sağlar.

Bilmenizi isteriz ki; hukuki haklarımızdan yararlanamadığımız, ayrımcılık ve ötekileştirmeye uğradığımız için kuruma dava açabilmek, gerektiğinde sesini yükseltebilmek ölçüsüzlük ise ASİM-SEN hepimiz için burada.

Belki de asıl soru şu, hala hatada ısrar ederek kazanım elde etmeyi beklemeye devam mı edeceksiniz yoksa ASİM-SEN'e katılarak boşa geçen yılların hızla telafi edilmesine destek mi olacaksınız?

Unutulmamalıdır ki tarihin en güzel yerinde son sözü hep direnenler söyler!

ASİM-SEN varsa umut hep vardır.

ASİM-SEN Merkez Yürütme Kurulu
Sosyal Medyada Paylaş